18 Eki Yeme Bozuklukları ve Egzersiz
Yeme bozuklukları o kadar karmaşık ve ciddi bir hale geldi ki, meslektaşlarıma “lütfen durun!” demek istiyorum. Alanında uzman olmayan kişiler, tanı koyarken, beslenmeye müdahale ederken veya motive etmeye çalışırken bireylere büyük zarar veriyorlar. Eğitimsiz yaklaşımlar, genellikle zorbalığa dönüşüyor ve bu durum beni gerçekten dehşete düşürüyor. Daha duyarlı ve multidisipliner bir yaklaşımın gerekli olduğunu biliyoruz. Belki bir gün, ihtiyaç duyduğunuz anda bu yazıya rastlarsınız. Amacım, bu yazıyla farkındalık yaratmak ve doğru bilgilendirme ile destek sağlamaktır.
Eğer bir antrenör size “bu kalça dikleşecek” ya da “az ye, kilo ver” gibi zorlayıcı ifadeler kullanıyorsa, doğru yerde olmadığınızı söyleyebilirim. Bu tür ifadeler, motivasyon gibi görünebilir; ancak zorbalıktır ve bu kesinlikle kabul edilemez.
Böyle bir durum yaşıyorsanız, antrenörle olan süreci sonlandırın.
Kısıtlayıcı diyetler, idealize edilmiş beden imajları ve bunların pazarlanması, bireylerin ve toplumun sağlığını ciddi şekilde etkiler. Bu süreçler, psikolojik bozukluklara ve yeme sorunlarına yol açar, beden algısını bozar. Psikiyatri hekimleri, diyetisyenler ve endokrinologlar, bu sorunlarla mücadelede temel rol oynar. Egzersiz eğitmenleri bu süreci tek başına yönetemez. Bu yüzden, uzmanların daha bütüncül ve bireye özgü yaklaşımlar benimsemesi şarttır.
Neden bu kadar zayıfladın? Hasta mısın? Kilo mu aldın? Yemeğini neden bitirmedin? Sporu neden bıraktın? Daha fazla yemek zorundasın…
Bu gibi sorular, iyi niyetli görünse bile, bireyde kontrol ve suçluluk duygularını artırır ve yeme bozukluklarını tetikler.
Egzersiz Bu Süreçte Hangi Konumda?
Yeme bozukluğu olan bireylerde egzersize klinik açıdan yaklaşmak şarttır. Anoreksiya nervoza, bulimiya gibi bozukluklarda egzersiz, çoğu zaman aşırıya kaçma ve kompulsif bir davranış haline gelir. Bu durum, süreci daha da kötüleştirir. Egzersiz, kilo kontrolü için değil, genel sağlığı desteklemek amacıyla yapılmalıdır. Yeme bozukluğu yaşayan bireylerde, fiziksel aktivitenin sağlıklı sınırlar içinde kalması iyileşme açısından kritik önemdedir.
Egzersiz, bir uzman tarafından takip edilmeli ve düzenli bir planla yürütülmelidir. Bu, bireylerin aşırı yüklenmeden sağlıklı bir rutin geliştirmesine yardımcı olur. Araştırmalar, yeme bozukluğu olan bireylerde aşırı egzersizin vücut işlevlerini bozduğunu ve tedavi sürecini zorlaştırdığını gösteriyor. Bu nedenle, egzersizin dikkatli ve kontrollü bir şekilde planlanması, iyileşme sürecinde hayati önem taşır.
Psikolojik Yaklaşım
Yeme bozukluğu olan bireylerde egzersize psikolojik olarak yaklaşmak kritik önemdedir. Bireyin zihinsel durumu, vücut algısı ve motivasyonları mutlaka gözden geçirilmelidir. Bu bireyler, genellikle aşırı kilo kaybı veya olumsuz vücut algısı nedeniyle egzersizi zararlı hale getirebilir. Terapiler, motivasyon görüşmeleri ve psiko-eğitimle sağlıklı sınırlar konulmalıdır. Ayrıca, sosyal destek sağlayarak bireyin kontrol duygusu geliştirilmelidir. Bu adımlar, yeme bozukluklarının önlenmesi için hayati rol oynar.
Egzersiz ve Beslenme İlişkinizin Sağlıklı Olup Olmadığını Nasıl Anlarsınız?
Aşırı Egzersiz Yapma:
Eğer günlük rutininizi ve sosyal yaşamınızı aksatacak kadar egzersize odaklanıyorsanız, bu bir uyarı olabilir. Egzersiz yapmadığınızda suçluluk veya kaygı hissediyorsanız, bu davranış sağlıklı olmaktan çıkmış olabilir. Bu nedenle, egzersiz alışkanlıklarınızı ve duygusal tepkilerinizi gözden geçirmek önemlidir.
Yeme Alışkanlıkları:
Eğer diyet ve kalori hesabı sürekli aklınızdaysa, bu durum sağlıksız bir duruma işaret edebilir. Kontrolü kaybetmekten korkuyorsanız, bu hisler günlük hayatınızı ve psikolojik sağlığınızı etkileyebilir. Beslenme ve vücut algısı ile ilgili düşüncelerinizi dengelemek bu yüzden çok önemlidir.
Zorlayıcı Egzersiz Davranışı:
Eğer yediğiniz öğünü “kaçamak” olarak değerlendiriyorsanız, bu sağlıksız bir işaret olabilir. Bununla birlikte, telafi için daha fazla egzersiz yapma isteği de bu döngüyü pekiştirir. Egzersizi bir ceza gibi görmek, takıntılı bir yeme davranışına neden olur. Bu tür durumlarda, beslenme ve egzersiz ilişkisini dengelemek büyük önem taşır. Sonuç olarak, sağlıklı bir bakış açısı geliştirmek ve bu zararlı döngüyü kırmak gerekir.
Beden Algısı:
Eğer bedeninizi sürekli olumsuz algılıyor ve yaralanmalara rağmen egzersize devam ediyorsanız, bu durum da dikkat edilmesi gereken bir işarettir. Özellikle yaralanmalara rağmen vücudunuzu dinlememek, sağlıklı olmayan bir davranışa dönüşebilir. Bu nedenle, beden algısı ve egzersiz alışkanlıklarınızı gözden geçirmek büyük önem taşır.
Eğer bu belirtileri yaşıyorsanız, mutlaka bir uzmana danışmalısınız. Sorunun kaynağını anlamak ve doğru bir çözüm bulmak, iyileşme sürecinizi destekleyecektir. Benim düşünceme göre, beslenme ve egzersiz arasında dengeli bir ilişki kurmak, hem bedensel hem de ruhsal sağlığı korumanın en iyi yoludur. Kendinizi zorlamak yerine, vücudunuzu dinleyerek ilerlemek çok daha sürdürülebilir ve sağlıklı olacaktır.
Yeliz ÜMİT
Egzersiz Uzmanı
Atletik Performans
Antrenörü