Egzersiz ve Sağlıklı Yaşam Yolculuğum

Bulumia, hamilelik ve tiroid ile ilgili yaşadığım sorunlar…  Egzersiz ve sağlıklı yaşam yolculuğum…

Geçtiğim yollarda tek olmadığımı, çok kişinin bunu paylaştığını ve gerçekten yalnız olmadığını bilmenin bile iyi geldiği bir konuda ben de belki iyi gelir diye kendi hikayemi paylaşmak istedim. Paylaşmak istediğim şey fiziksel bir dönüşüm değil aslında “hakkıyla” mental bir dönüşüm.

Her ne kadar son 1 senedir içinde olduğum bir süreç gibi gözükse de aslında çok daha eskilere dayanıyor. Başlaması çok zor, devam ettirmesi daha da zor çünkü anlatacak çok şey var ve ben elimden geldiğince özetlemeye çalışacağım. 🙂

Hiç bir zaman çok kilolu bir çocuk olmamama rağmen etrafımdan sürekli az yemem konusunda telkin edilmemle başlıyor sanırım her şey. Sonra biraz balık etli bir genç kızlık dönemi ve hala etrafımda sürekli konuşulan kilo, bir genç kız nasıl olmalı, nasıl kilo verdin konulu sohbetler. Bunlara ek olarak 1.72 boy 57 kilo güzellik algısını yaratan güzellik yarışmaları.

Hala benim jenerasyonumda kilo vermem gerek, 57 kilo olsam yeter diyen bir çok kişinin dayanağının bu olduğuna yemin edebilirim ama ispatlayamam 🙂

Evdeyken, okuldayken, sonra iş hayatında bu konular hiç değişmedi. Zayıflayanları ayakta alkışladık, kilo alanları kınadık, yadırgadık. Hepimiz yediğini, içtiğini sakladı. Çünkü az yemeliyiz, 1 porsiyon mutlaka bir kadın için çoktur. Asla tabağını bitirmemeli. Gizli saklı köşelerde bastırdık açlığımızı. Utandık.

Bulumia

Bunların bana etkisi ne mi oldu? Asla daha az yemedim, asla daha zayıf olmadım, ben zayıflamaya çalıştıkça dibe battım. Laksatif ilaçlar, kendimi aç bırakma hatta bazen kusma denemeleri, daha çok egzersiz döngüsüne girdim durdum. Açlıktan bayıldığımı bile hatırlıyorum. Çok sonra bulimianın gerçek anlamını ve içinde debelendiğimi öğrendim. Ve bu bile “ya onlar çok zayıf olmuyor mu?” gibi cahilce ve komik olduğu düşünülen bir tepkiyle karşılandı. Çünkü bu konu hakkında herkes konuşabilirdi, espiri yapabilirdi. Sizin bedeniniz olmasının bir anlamı yoktu.

Tabii ki tüm bu çalkantılı dönemin oluşmasında daha doğrusu olgunlaşmasında çevresel faktörlerden daha çok açlıktan haykırarak ağladığım diyetisyen maceraları, vücudum bir ton farklı yerden sinyal verirken beni daha fazla egzersize zorlayan spor hocaları da vardı. Onları da anmadan geçmeyeyim!

Zorla, ciddi bir çaba ile bir şekilde çok kilo almamayı başardım ve hayatıma bir şekilde çok da mutlu olmadığım bir bedenle devam ediyordum. Ama bu tamamdı. Sonra hamile kaldım. Hamilelik sürecim pandemiye denk geldi. Ve ben hamilelikte değil ama sonraki dönemde ciddi bir tiroid gerilemesi ile de başbaşa kalarak doğuma girdiğim kiloya ulaştım. Kendimi hiç bu kadar rahatsız hissetmemiştim.

Yolda Olmak…

Ben bedenimden mutlu olmak, rahat oturup kalkabilmek, kendimi iyi hissetmek, enerjik olmak istiyordum. Tek amacım kilo verip incecik bir fiziğe kavuşmak değildi. Zaten bugüne kadar ki hiç bir çaba bunu sağlamamıştı ve bu da çok normaldi. Çünkü benim bedenimin kendi standartları vardı ve bunu kabul etmem gerekiyordu. Amacıma uygun davranmaya karar verdim. Sonra buna uygun bir kadınla tanıştım ki bu kişiyi tanıyorsunuz 🙂 Bana asla ne kilomla, ne yediklerimle ilgili tek kelime etmedi. İyi hissetmediğimde önce siz iyi hissedin dedi. Kendime göstermediğim şefkati görmeye başladım ki bunu benim de kendime yapmam gerekiyordu. Ben aşırı egzersiz yapayım hızlıca hedefime ulaşayım derken o bunun bir süreç olduğunu ve bunun mümkün olmayacağını öğretti. Sonra da amaca uygun bir diyetisyen de devreye girince aslında dış dengeler tamamlanmış oldu. Tek yapmam gereken kendimi akışa bırakmak ve dinlemekti. En başta da kendimi dinlemekti.

Tabii ki pürüzler oldu, kafam gitti geldi, bedenim gitti geldi 🙂 ama hiç bir süreç doğrusal değil iniş çıkışlarla dolu. Tökezledim, düştüm, kalktım, fikirlerim değişti. Hala da dönüşüyor, değişiyorum. Ama şunu öğrendim / öğreniyorum ki bir bedenden çok fazlasıyım. Sadece bu bedene iyi bakmamız gerekiyor ki bizi taşısın, sağlıklı olsun, iyi hissettirsin.

Hedefim barışık olduğum, sevdiğim, iyi hissettiğim bir bedendi ve buna ulaştım. Her zaman daha iyisi var, hep gelişim sürecindeyiz. Bu da işin güzel yanı. Artık bana iyi hissettirdiği, beni hep bir adım öteye taşıdığı için egzersiz yapıyorum, iyi besleniyorum, bedenime saygı duyuyorum ve kendimi tamamen akışa bırakıyorum. İyi dinlersek bize ait olan, her şeyi çok güzel anlatıyor.

Böyle bir dönüşüme hazır olmak en önemli şey ve bu bir anda olmuyor. Belki hiç olmayacak. Önemli olan şey kabullenmek ve kendine saygı duymak. Gerisi zaten geliyor. İçinde bulunduğun bedenden mutlu olduğun sürece dışardan ne gözüktüğünün, nasıl gözüktüğünün bir önemi yok. Çünkü dış etkilerin ve beklentilerin sonu yok. Önemli olan ne hissetiğin, neyden mutlu olduğun.

Hepimizin gelişiminin devam edeceği, bolca yol katedeceğimiz, öğreneceğimiz, kendi bedenimize, başka bedenlere saygı duyacağımız, akışta olacağımız bir yaşam diliyorum. 🙂

Rojda MİDYAT ÖZEN