Yaşlanma Karşıtı Yöntemler

Yaşlanma karşıtı yöntemler son yıllarda çok popüler.İnsanlık olarak zamana karşı amansız bir savaş halindeyiz. Yaşlanmaktan korkuyor, 30’larımızda biyolojik yaşımızı sabitlemek ve en iyi hissettiğimiz hormon seviyelerinde kalmak istiyoruz.

Son yıllarda özellikle ileri düzey cilt bakım yöntemlerini konuşmaya başladık. Jennifer Aniston ve Drew Barrymore yalan söylemiyorsa, mikro akım ve LED maske teknolojileri sayesinde kolajen üretimimiz artıyor ve cildimiz daha sıkı görünüyor. Retinol ve antioksidan içerikli serumlar da oldukça popüler. 🙂

Giderek daha fazla duymaya başladığımız biohacker’lar, metformin gibi diyabet tedavisinde kullanılan ilaçlardan faydalanarak otofaji sürecini tetikleyip yaşlanmayı yavaşlatabileceğini düşünüyor. Bu alanın en tanınmış simalarından biri de Harvard profesörü David Andrew Sinclair… Sinclair, bu tür takviyeleri kendi rutinine dahil ediyor. Rapamisin gibi, yaşlanmaya bağlı inflamasyonu azaltmaya yönelik ilaçlar da popülerlik kazanmış durumda.

Hormon ve peptit uygulamalarını ise büyük bir şaşkınlıkla takip ediyorum. Ciddi servet sahibi biohacker’lar, üstlerinde oldukça şaşırtıcı deneyler yapıyor. Yaşa bağlı azalan hormon seviyelerini dengelemek için testosteron, östrojen ve progesteron takviyeleri çok revaçta. Enerji, ruh hali ve metabolik hız için tercih edildiği gibi, peptitler sayesinde büyüme hormonunun salınımı teşvik edilerek daha fazla yağ kaybı ve kas kazanımı hedefleniyor.

Belki de benim en çok katıldığım şey,  soğuk terapi. IV vitamin infüzyonları ile birlikte vücut sağlığını desteklemek için yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bu yenilikçi uygulamaların tamamı oldukça lüks sağlıklı yaşam merkezlerinde ve kliniklerde  yaygınlaşıyor ve yaşlanma karşıtı sağlık sektörü giderek büyüyor.

Şimdilik çok pahalı olan bu uygulamalar aklıma  bazı sorular getiriyor: Sağlıklı olmak ve daha genç kalabilmek için büyük paralar mı harcamak zorundayım? Büyük bütçelere sahip değilsem sağlıklı ve genç olamayacak mıyım?

Modern “sağlıklı yaşam trendleri” için eleştirilerimi üstü kapalı bir biçimde sunduğuma göre konunun özüne odaklanmak istiyorum. Sağlıklı kalmak ve iyi enerji seviyelerine sahip olabilmek için büyük bütçelere ihtiyacımız yok. Neden mi?

Aralıklı Oruç Yöntemi ile Peptit Tedavisinin Otofaji Üzerine Etkilerinin Karşılaştırılması

Peptit Uygulamaları ile İlgili İddialar

Biohackerlar, peptit uygulamalarının hücresel yenilenme, enerji seviyelerindeki artış ve fiziksel dayanıklılık gibi alanlarda çığır açıcı etkileri olabileceğini savunmaktadır.

  • Peptitler yaşlanmayı durdurur, hücresel yenilenmeyi başlatır ve enerji seviyelerini artırarak fiziksel olarak daha dayanıklı olmamızı sağlar.
  • Anti-enflamatuar özellikler gösterir; böylece vücuttaki iltihaplanma azalır ve kas gelişimi desteklenir. Özellikle hormon salgılatıcı peptitler kas kütlesini artırır ve yağ oranını düşürür.
  • Beyindeki nörotransmitter dengesini korumaya yardımcı olur ve ruh sağlığını da destekler. Böylece depresyon ve anksiyeteye karşı çözüm olabilir.

Bu iddialara rağmen peptit uygulamalarının uzun vadeli güvenliği ve etkilerine dair yeterli kanıt bulunmuyor. Çok yüksek maliyetli, potansiyel etkileri yüksek ve sınırlı bilimsel desteğe sahip bu uygulamalardan uzak durulması gerektiğini savunuyorum. Bilim camiası yeterli kanıt sağlarsa bu konuyu yeniden tartışırız.

Peptit Uygulamaları Yerine Aralıklı Oruç Yöntemini Tercih Etmiş Olsaydık..

Yaşlanma Karşıtı Etki

2024’te yayımlanan bir çalışmaya göre, aralıklı oruç otofaji sürecini aktif hale getiriyor. Bu sayede mitokondriyal işlevler iyileşiyor ve hücresel yenilenme sağlanıyor. Bu da daha fazla hücresel dayanıklılık demek!Çalışma, otofajinin enerji metabolizmasının onarılmasıyla yaşlanma sürecinin de yavaşlamasında önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Hücresel temizlenme, hücrelerin kendini yenileme kapasitesini yükselterek yaşlanma belirtilerini azaltıyor. (Maik Pietzner et al., Nature Metabolism, 2024)

Beyin Sağlığı

2023’te yapılan bir araştırma, aralıklı oruç yönteminin, alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların ilerlemesini yavaşlatılabileceğini ortaya koydu. Araştırmada, aralıklı oruç uygulayan bireylerin toksik protein birikimlerinin azaldığını ve beyin iltihaplanmasının azaldığını vurguladı. Buna bağlı olarak yaşa bağlı bilişsel gerileme riskinin azaltılabileceğini öne sürdüler.  (Whittaker et al., Cell Metabolism, 2023)

İltihaplanmanın Azaltılması ve Hormon Dengesi

  • Spermidin ve Otofaji İlişkisine göz atalım. 2024’te yapılan bir çalışma, aralıklı oruç sırasında otofajiyi destekleyen spermidin molekülünün, hücresel düzeyde temizlik ve yenilenme sürecini aktive ederek iltihaplanmayı azalttığını buna bağlı olarak hücresel iç dengeyi iyileştirdiğini ortaya koydu. (Hofer et al., Nature Cell Biology, 2024)

  • 2023 yılında yapılan başka bir araştırmada ise aralıklı oruç uygulamasının karaciğer yağlanması gibi metabolik sorunlar üzerinde etkilerini inceledi. 12 haftanın sonunda karaciğerdeki inflamatuar belirteçlerin azaldığını ve buna bağlı olarak metabolik sağlığın desteklendiği sonucu bulundu. (Ezpeleta et al., Journal of Hepatology, 2023)

  • Özellikle insulin duyarlılığını arttırarak, diyabet gelişimine karşı risk faktörlerini en aza indirgeyebildiğimizi uzun yıllardır biliyoruz. Yapılan bir çalışmada 8 saatlik beslenme, 16 saatlik açlık periyotlarını uygulayan bireylerin insulin seviyelerinde düzelmeler gözlemlendi. Bu sistematik inflamasyonun azaldığını ve metabolik sağlığın desteklendiğinin en açık kanıtı. (Sutton et al., Obesity, 2018)  Oysa peptit tedavileri belirli hormon ve proteinlerin artışıyla metabolik süreçlere destek olsa da genellikle dışarıdan takviye edildiklerinden, doğal insulin duyarlılığı ve iltihaplanma üzerinde aralıklı oruç kadar da kalıcı etkiye sahip olmayabilirler.
  • Yapılan bir diğer çalışma ise oruç sırasında büyüme hormonu seviyelerin doğal olarak 4-5 katına çıktığını ve hücresel yenilenmenin desteklendiğini gösteriyor. AMPK ve mTor gibi yaşlanmayı etkileyen hücresel yolaklar, aralıklı oruç ile beraber olumlu değişiklikler meydana geliyor.  (Longo et al., Cell Metabolism, 2018)

Literatüre çok kısa bir göz attığımızda dahi aralıklı oruç uygulamasının otofaji sürecini destekleyerek hücresel ve genel sağlığı iyileştirdiğini, yaşlanma karşıtı bir yöntem olarak kullanılabileceğini görüyoruz. Bilimsel dayanağı henüz olmayan, muhtemel riskleri olan yüksek bütçeli peptit uygulamaları mı? yoksa herkes tarafından erişilebilir olan aralıklı oruç mu? Karar sizin… Nasıl uygulayacağınızla alakalı yol haritasını belirleme işi ise hekimlerin ve diyetisyenlerin…

Kendi mahallemizi de konuşacağız. Egzersizi yaşlanma karşıtı olarak kullanabilir miyiz? Hangi egzersizler daha avantajlı? bunlar için yeni bir blog yazısı gelecek. Gözden kaçırdıysanız “sağlıklı yaş almak ve egzersiz” blog yazısını okumanızı, eğer okuduysanız bir kere daha okumanızı tavsiye ediyorum.

Çokça sağlıkla…

Yeliz ÜMİT

Egzersiz Uzmanı

Atletik Performans Antrenörü