Çapraz mı bağlar?

İlk cümleye nasıl başlanır bilemediğim anlardan birinde defalarca kere yazıp,   sildim. Sporculuk hayatımda başıma gelmeyen her şey, aslında ben uzaklaşmaya başladığımda başıma gelmeye başlamıştı.  Balçova’nın bilinen avm’lerinden birinde, yürüyen merdivene takılıp düşen yaşlı bir teyzeyi koşup tutmaya çalışırken duyduğum ilk “pat” sesi ve o anlamsız boşluk hissi… Tabi çapraz bağları koparmayan bilmez sanki sevgilin seni terketmiş gibi hissediyorsun.  Aşk bulunuyor, kaç para arkadaşım bir çapraz bağ diye düşünüyorsun ama yaşlı teyze kalçasını kırmadan olayı ufacık sıyrıklarla ve sana kızarak atlatıyor…

“Ne tutuyorsun daha çok canım acıdı!”

Güzel teyzecim, sen iyi ol diye aslında karşı karşıya kaldığım o “ya bana şimdi noldu? Yok canım daha neler…” düşüncesi ile davul gibi şişmiş bir diz ile kalıyorsun öylece.. Böyle anlarda ağlamamak önemli. Saha içinde kan, ter, gözyaşı egemen ama avm’de ağlayamazsın eyelinerın akar…

Gencecik kadınsın ayıp(!)

 Tabii ki böyle olmadı o kadar sakin biri değilim ve güçlü antrenör imajımı bozmamak için buraları pas geçiyorum. Ön çapraz bağlarımın benden ayrıldığı ilk andan itibaren kabulenmem epey zaman aldı. 15 gün kadar yaşadığım yoğun ödem giderek azaldıkça, hareketliliğim artmaya başladıkça yaşadığım boşluk hissini farketmemeye, yeniden antrenman yapmaya başlamıştım.  2 sene kadar kopmuş bir çapraz bağ ile yer yer ağrı ile sarsılıp antrenman yapmaya devam edecek kadar sorumsuz, diz çevresi kaslarıma güvenerek kendimi kandıracak kadar anlamsız davrandım…

Öyle stüdyoyu, üyeleri, sporcuları pat diye bırakıp ben gidiyorum da diyemiyorsun. İşin, çoğu zaman arkadaşın, sevgilin, ailen oluyor.

Bahaneler güzel tabi ama…

(Ameliyat kararına karşılık doktorumun akademik çalışmalarını okuyacak kadar obsesif bir süreç geçirdikten ve kendisini hayattan soğuttuktan sonra…)

Nihayet ameliyat masasında kendi tendonum kullanılarak uygulanan anatomik ön çapraz bağ ameliyatını izlerken buldum.

Burada hamstring tendonuma bir övgü bekliyorum 9 mm. olduğunu gören doktorum “Yelizcim maşallah baya sağlam çıktı..” derken ameliyat masasında keyiften ya da anestezinin etkisinden olsa gerek şişe şişe şarap içmiş gibi çok keyifliydim.

32 gün ağlaya, bağıra tam eklem hareket açıklığına getirdiğin diz, 45 gün sonra “takımdan ayrı düz koşu” diye nitelendirebileceğimiz tempoda koşular yaparken akşamına sebep olduğum bir büyük bir trafik kazasına rağmen belki de hayatını kurtaran diz…

İlk ameliyattan 16 hafta sonra, ikinci ve zor bir ameliyat daha…

O dönem halime çok üzülen ve şaşkınlık içerisinde olan atlet bir arkadaşım bana şakayla karışık tendon donörü olmak dahi istemişti… J

Halimi siz düşünün…

Tabii bu sefer bir zenciye ait olduğunu tahmin ettiğim ya da öyle olmasını umut ettiğim allogreftim ile ikinci ameliyatımı izlerken buldum yine kendimi…

Bla bla bla…

Bugün son ameliyatımın üstünden tam 365 gün geçti.

Geçirdiğim bir sene içerisinden defalarca kere sinirden ağladığımı, yolda yürürken ayağım takılsa “Koptuuuu muuuuuu yaaa!” diye kaygılandığımı, elbiselerle yere oturup kendime ön çekmece testi yapmaya çalıştığımı, sayısızca kere PRP yaptırıp “bak sana iyi bakıyorum nolur iyileş” diye ciddi ciddi söylendiğimi biliyorum.

Ama biliyor musunuz? GEÇİYOR.

Tüm sürece şahit olan üyelerim, fizik tedavi dahil tüm süreçte yanımda olan can dostum, mesai arkadaşım Ilgım, ameliyatımı gerçekleştiren çok değerli dostum Hakan ZEYBEK ve Ali KANTEMİR abim, sorularımla delirttiğim, her fırsatta işine burnunu soktuğum Fizyoterapistim Hacer Noori  ve araba kullanmayı bir süre bıraktığım için her yere beni taşıyan babam..

İyi ki oldular yanımda..

Gençler laf aramızda kalsın yine çok iyi sıçrıyorum, yine çok hızlı yön değiştirerek koşuyorum ve fiziksel – psikolojik savaşın galibiyim…

Biliyorum birileri bu yazıda hafta hafta nasıl ilerlediğimi, egzersiz ve sahaya dönüş protoköllerini görmeyi  umuyordu ancak spesifik bir konuda kesin yargılarla konuşmak bir hareket profesyonelinin mesleki değerlerine çok ters düşüyor.

Eğer bir yerlerde çapraz bağını koparmış ve ameliyat olmayı bekleyen birileri varsa kendisine iyi yol arkadaşları seçmeli…

Kolay olduğunu söyleyemem ama çevre ile herşey çok daha eğlenceli olabiliyor…

Pes etmeyin!

Devam edin!

Hareket; sen inandığında ve sabrettiğinde İYİLEŞTİRİR.

Yeliz ÜMİT

Egzersiz Uzmanı

Atletik Performans Antrenörü